Türküm, Doğruyum, Tarafım


Seksenleri ve doksanları yaşayan birisi olarak, politikacılar ya da siyaset işiyle uğraşanlar bana hep yalan söylüyor gibi geliyor. Asıl amaçlarını bilmediğimiz sır kutuları gibi. İyi ya da kötü emellerine ulaşabilmek için değişik yöntemlerle insanları yönlendiren ve kullanan kişiler. Benim siyasete ve siyasetçiye bakış açım bu!

Bu yazıyı yazma sebebim siyasetçiler değil, halkın durumu. Benim güzel ülkem de milletim belirli saflara bölünmüş, karşı tarafların açığını kollarken, fırsatını bulduğunda tüm zehrini kusmaya hazır yılanlara dönmüş. Evet binlerce yıllık Türk medeniyetinin devamı olan bizler tam olarak bu haldeyiz. Kimimiz bunu karikatürlerle, kimimiz duvar yazıları, kimimiz sokak hareketleri, kimimiz sosyal medya aracılığı ile yapıyoruz. Nefret söylemlerini (ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim) dile getirenler biziz.

Neden?

Bence tamamen duygusal (?)

İşin başka bir boyutu var ki, benim değinmek istediğim naçizane nokta bu: Nefret söylemlerini dile getiren kişiler, karşıt olduğu şeye dönüşüyorlar. Kendini haklı gören bu grup; adaletsizliğe, eşitsizliğe, hoş görgüsüzlüğe, yandaşlığa vs. karşıt davranışlar sergilerken kendileri tam olarak aynı şekilde davranmaya başlıyorlar. Bu konu ile ilgili buraya yüzlerce “tweet” ekleyebilirim. Ama zaten siz ne demek istediğimi biliyorsunuz diye umut ediyorum.

Taraf olmanın sonuçlarından biri (ipin ucu kaçarsa) bertaraf etmeye kadar gidiyor. Benim için bir hareketin doğru ya da yanlış olması noktasında ayırt edici noktası da bu kadar basit.

İster taraf olun ister olmayın ama önce insan olun (ya da olmayın bea!). Benim için fark etmez!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Marifetname'den Seğirmeler ve Anlamları

Eski Türkçe Sözlük

11-12-13-14-15-16